23 Kasım 2010 Salı

Seninki kaç santim? - Greenpeace

YAVRU BALIKLAR AVLANMAMALI.. Küçük balık yoksa, büyük balık da yok!! Denizlerdeki canlılık tehlikede.. http://www.kacsantim.org
Bu arada, bi balığım var.. Denizde değil ama, büyümesi önemli.. Daha çok kişinin, "YAVRU BALIKLAR AVLANMAMALI" demesi için.. Büyütmek için tıklayın > http://bit.ly/eDY7w1 - @Greenpeace_Med

1 Nisan 2010 Perşembe

Nestle yağmur ormanlarını yok ediyor ve nesli tükenen orangutanları evsiz bırakıyor

alıntı.. http://www.greenpeace.org/turkey/get-involved/email-ueye-giri/enl/kitkat   

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek üreticisi olan Nestle’yi hepimiz biliyoruz. Bilmediğimiz şey ise Nestle’nin Endonezya’daki yağmur ormanlarının yok edilmesinden sorumlu olan en büyük şirketlerden biri olduğu. 

 Nestle aralarında KitKat’ın da olduğu onlarca üründe kullandığı palmiye yağını Sinar Mas adındaki Endonezya’nın en büyük tedarikçisinden sağlıyor. Sinar Mas ise ürünlerini yasalara aykırı bir şekilde yağmur ormanlarında açılmış ve hala açılmaya devam eden palmiye tarlalarından elde ediyor. Özetle Nestle’nin ihtiyacı olan yüzbinlerce tonluk palmiye yağı yağmur ormanlarının yok edilmesiyle elde ediliyor. Bu konuyla ilgili daha çok bilgiye GreenPeace Internet sitesinden ulaşabilirsiniz. 

  Nestle’ye çikolatalarında kullandıkları palmiye yağı için yağmur ormanlarını bizden çalmamalarını söylemek zorundayız. Nestle’nin CEO’suna mektup göndermek için lütfen tıklayın. 

Posted via web from halilozan

Google Dökümanlara Her "Şey" Yükleyebilir ve Paylaşabilirsiniz

http://googleenterprise.blogspot.com/2010/03/announcing-upload-and-store-anything-in.html 

[ asıl İngilizce metin, Google Çeviri ile Türkçe'ye çevirilmiştir ]

Çarşamba, 31 Mart 2010 9:00 PM

Bu yılın başlarında biz başlattı yetenek saklayın ve dosya paylaşımında herhangi Docs Google. O zamandan beri, biz kullanıcı ve bugünden biz bu özelliğin mantıksal uzantısı duyurmaktan heyecan duyuyoruz büyük geribildirim aldık: yetenek Google Dokümanlar şey saklamak için.

Google Dokümanlar dosyaları gibi, kolayca Google ile depolanır ettik ve dünyadaki herkesle paylaşmak herhangi bir fiziksel nesne erişebilirsiniz. Örneğin, iş gezisi maliyetleri bagaj ücretleri kaçınarak kaydedebilirsiniz - sadece seyahat öncesinde Google Docs içinde bagaj store! Unuttum evde cep telefonu? arkadaş, Google Belgeler üzerinde post var ve yolda indirin.Ve şimdi dışarı kartvizit koşmak zorunda kalmazsınız - bazı çevrimiçi mağaza ve birisiyle tanışmak ne zaman bunları geri olacaksınız!

Biz de arama kolaylaştırır ve size tüm koleksiyonumuzda nesnelerin genelinde ihtiyaç bulmak, her şey otomatik endeksleme ile Google Docs üzerinde saklayın. Ve tüm dosyalar olarak size kolay nesneler bilerek güvenli bir bulut saklanır rahat olabilirsiniz.

rekabetçi fiyatlandırma ile $ 0,10 kg başına yanı sıra ücretsiz alma ve teslim gezegen üzerinde herhangi bir yerden, şimdi o basit Google Docs her şeyi saklamak için's başlıyorum. Yeni bu konuda öğrenmek daha şekil ve test nasıl katılmak beta için kafasına bilgi sayfası . Sadece bir aptal, bunu kaçırabilir!

Posted via web from halilozan

26 Mart 2010 Cuma

iPhone, Sony PSP ve Nintendo DS'i zorluyor

iPhone oyunları pek dikkat çekiyor.
iPhone, Sony ve Nintendo'yu zorluyor
ayrıntı.. http://www.btnet.com.tr/wps/portal/yasam-tarzi/oyun/detay?wcm.haberId=btnethaber_1269418898306

24 Mart 2010 12:39

iPhone ve iPod Touch taşınabilir oyun pazarındaki diğer oyuncuları endişelendirmeye başladı.


Flurry's report sonuçlarına göre, Sony oyun pazarında 2008'den 2009'a piyasada yüzde 11'lik bir kayıp yaşarken, Nintendo bir yıl öncesine göre 2009'da yüzde 5'lik bir düşüş gösterdi. Apple ise Amerikan piyasasına 2009 yılında yüzde 19 oranında taşınabilir oyun yazılımı sattı. Ayrıca iPhone'un oyun geliri 2008'de 115 milyon dolarken, 2009 yılında 500 milyon dolara yükseldi.

Tüm bu veriler Apple'ın taşınabilir oyun alanında Sony PSP ve Nindento DS'e ciddi rakip haline geldiği şeklinde yorumlanıyor.

Bunun yanında piyasaya çıkmaya hazırlanan iPad'in olası başarısı da düşünülecek olursa, geleneksel platformlara hitap eden oyun şirketleri için durum daha da kötüye gidebilir.


21 Mart 2010 Pazar

E-çöplükten ayakkabı çıktı

Ayakkabılar nefis...
E-çöplükten ayakkabı çıktı
alıntı.. http://www.btnet.com.tr/wps/portal/yasam-tarzi/kultur-sanat/detay?wcm.haberId=btnethaber_1268924632415
19 Mart 2010 09:28

Bu ayakkabı atılabilir yongalardan, kablolardan ve devre kablolarından oluşturuldu.

Amerikalı sanatçı Gabriel Dishaw giderek artan e-çöp sorunun yaratacağı sonuçları kara kara düşünmektense, oturup çözüm üretmeye karar vermiş ve bu ilginç ayakkabıları yaratmış. Dishaw, ayakkabının tümünü atılabilir yongalardan, kablolardan, metal çubuklardan ve devre kartlarından oluşturmuş.

Ayakkabılar görünüşe bakılırsa giyilmek için pek uygun değil. Ancak sanatçının çevre bilinci, kendini sanat eseri parçalarında gösterdiği için tasarım gerçekten takdir edilmeli.

11 Şubat 2010 Perşembe

13. Mersin Milletvekili Nükleer'e HAYIR dedi..

AKP grup toplantısında, "nükleer enerji karşıtı" Greenpeace eylemi gerçekleştirildi. Bununla ilgili; Mersin İmece Gazetesi'nde yayınlanan “13. Mersin Milletvekili: Greenpeace” başlıklı haberdeki bir ifade harika: “MERSiN’in 12 MiLLLETVEKiLiNiN YAPAMADIĞINI; Türkçe adı ‘Yeşil Barış’ olan, dünyaca ünlü çevreci örgüt Greenpeace yaptı!” :)

onucuncu_mersin_milletvekili


8 Şubat 2010 Pazartesi

Nükleerle yaşamaya hazır mısınız?

Hatasız kul olmaz…

4 Şubat, 2010

GREENPEACE AKDENİZ - TÜRKİYE | Sevgili arkadaşlar, her gün destekçilerimizden pek çok güzel yorum ve tebrik mesajı alıyoruz. Sizden gelen her güzel mesaj eksiklerimizi tamamlamak için bizi yüreklendiriyor.

Bir kusurumuz olduysa affola ancak kusurlarımızı bilmezsek düzeltemeyiz. Dost acı söylermiş. Biz de bu nedenle dostlarımızdan, yani sizden bizi değerlendirmenizi istiyoruz. Vereceğiniz her yanıtın Greenpeace için çok değerli olacağına emin olabilirsiniz.

nukleer_tisort

I Lovve Nuclear projemiz ve online iletişimimiz konusundaki anketimizi doldurarak bize yardım eden destekçilerimize nasıl teşekkür ederiz diye düşündük ve bir hediye vermeye karar verdik. 12 Şubat 2010 Cuma gününe kadar ankete katılanlar arasından 10 Greenpeace dostuna süper bir Greenpeace tişörtü veriyoruz!

Bizim için çok değerli olan görüşlerinizi ve yorumlarınızı, bizimle paylaştığınız için şimdiden teşekkür ederiz…

2 Şubat 2010 Salı

Aydaki ayak izi artık sit alanı..

Aydaki ayak izi artık sit alanı
Aydaki ayak izi artık sit alanı
alıntı. http://www.btnet.com.tr/wps/portal/bilim/uzay-bilimleri/detay?wcm.haberId=btnethaber_1265016753879

Kaliforniya Eyaleti, Apollo 11'in 1969'da Ay'a ilk indiği yeri eyaletin tescilli sit alanı ilan etti.

Dış Haberler Servisi
01 Şubat 2010 14:18

Kaliforniya Eyaleti Tarihi Kaynaklar Komisyonu, Amerikalı astronotların Ay'da bıraktıkları 100'den fazla eşyanın korunması amacıyla yaptığı başvuru üzerine ilginç bir karar aldı ve Apollo 11'in 1969'da Ay'a ilk indiği yeri eyaletin tescilli sit alanı ilan etti.

Kaliforniya Eyaleti'nin sit alanı ifadesi, Ay'da yürüyen ilk insan Neil Armstrong ve Buzz Aldrin'in geride bıraktığı her şeyi kapsıyor. Astronotlar Dünya'ya dönüş yolunda modüllerinin daha hafif kalkış yapması için çeşitli aletler, bir Amerikan bayrağı, ayak izleri, yemek ve atık torbaları gibi çok sayıda eşyayı geride bırakmıştı.

Kararın ileride Ay'a yapılacak seyahatler sırasında bu yerin korunması amacıyla alındığı belirtiliyor.

26 Ocak 2010 Salı

Türkiye 'de Yel Değirmenleri

alıntı.. http://www.azeribalasi.com/showthread.php?t=19102 

Tahılları öğüterek un haline getiren yel değirmenleri rüzgârlı tepeleri mekân edinirler. Deli esen rüzgârlar, o koca çarkı döndürmeye başlayınca, içerideki değirmen taşı çevrilir usul usul.





Dönen değirmen taşının içine dökülen tahıl taneleri öğütülür, sofralara-pazarlara bereket gelir. Anadolu’da asırlarca yaşayan bu gelenek, günümüzde yerini modern yöntemlere bıraktıysa da, yel değirmenleri hâlâ varlığını koruyor. Gelin, Türkiye’deki yel değirmenlerinin izini süreceğimiz yolculuğa birlikte çıkalım.

RÜZGÂRLI TEPELERDE
Ülkemizde yel değirmenlerinin en çok bulunduğu yöre kuşkusuz Bodrum. İlçeye bağlı hemen her köyde kaderine terk edilmiş bu tarihi anıtlara rastlayabilirsiniz. Bodrum Yarımadası’nın rüzgârlı tepelerinde çeşitli büyüklüklerde, en eskisi yaklaşık dört yüz yaşına ulaşmış seksene yakın yel değirmeni var. Gümüşlük Sahili’ni tepeden seyreden değirmenler, kuyruğu kesilmiş aslanlar gibi heybetli ama mahzun dururlar öylece. Ucundan bir bez parçası sarkan çarkları kırılmış, içleri viran haldedir. Gümbet Köyü’ndeki değirmenlerin çarklarıyla birlikte çatıları da yok olmuş. Sanırsınız ki o güzelim silindirik gövdeleri de birazdan yıkılıp dağılacak. Bir zamanlar inci bir gerdanlık gibi tepeleri süsleyen değirmenlerin bazıları ahır, bazılarıysa samanlık olarak kullanılmakta şimdi. Bodrum’un turistik çarşısında satılan her tür hediyelik eşyada suretlerini gördüğümüz değirmenlerin asıllarının böyle harap bir halde olması ne ironik değil mi? Ancak Yalıkavak’taki ‘Yel Değirmeni Müzesi’ insanın içini açacak güzellikte. Yalıkavak’ın simgesi haline gelmiş yel değirmeni, özel bir işletmeci tarafından onarılıp kafe olarak turizme kazandırılmış. Yazın yakıcı sıcağında her daim esen rüzgârlı bir tepedeki eski yel değirmeninin gölgesinde oturup çay içmenin keyfine doyum olmaz. Umut verici gelişmeler de var elbette. Bodrum Yarımadası’nı Tanıtma Vakfı, ilçedeki tüm yel değirmenlerinin restore edilmesi ve kültür turizmine kazandırılması için uğraş veriyor.



ALAÇATI’DAN DATÇA’YA 
Değirmenlerin peşinde dolaşıyorsanız, yolunuz rüzgârıyla ünlü Alaçatı’ya da düşer mutlaka. Alaçatı’nın bereket sembolü taş gövdeli değirmenleri şimdi restoran olarak hizmet vermekte. Modern yel değirmenleri sayılan elektrik üreten rüzgâr türbinleri ise, Alaçatı kıyılarında sörf yapanlara güzel bir fon oluşturur arka tepelerde uzanan bembeyaz siluetleriyle. Onlarcası bir arada rüzgârı bekleyerek sessizce çalışıp dururlar gün boyu. Rüzgâr kesilince sanki hayat durur Alaçatı’da, değirmenler de durur. Sonra bir de Datça’nın yel değirmenleri var. Sayıları 19’u bulan değirmenlerin aslına uygun olarak restore edilmeleri için Datça Kaymakamlığı tarafından çalışmalar başlatılmış. Onarılarak turizme kazandırılacak değirmenlerin girişinde, köylülerin ürettiği el sanatları ürünleri ve dünyaca ünlü Datça bademi de satışa sunulacak. Datça değirmenleri ise üç katlı. En üst katta tahıl öğütülürken, orta kat depolama amacıyla, en alt kat ise ağırlama ve teslimat için kullanılırmış. Eşeklerle değirmenlere taşınan tahıllar sırayla öğütülüp çuvallara doldurulurmuş. Balıkçı nasıl denize dönerse, değirmenci de rüzgâra dönermiş yüzünü. Rüzgârın değirmenden yana esmediği zamanlarda beklemek sıkıcı bir hal almasın diye sabahlara kadar türküler söylenirmiş. Kuşaktan kuşağa miras kalarak yüzlerce yıl boyunca dönüp durmuş pervaneleri, değirmenlerin…




GEÇMİŞİN TANIKLARI
İstanbul’un bir semt adını onlardan almış: Yeldeğirmeni. Evlerin arasına sıkışıp kalmış yel değirmenleri zamanla çok katlı apartmanlara yenik düşmüşler. Rengârenk çiçeklerle birlikte baharı karşılayan bembeyaz gövdeleri, şimdi ne olduğu bile anlaşılamayan harabelere dönüşmüş. Ülkemizdeki yel değirmenlerini sayarken Bozcaada, Göynük, Ayvalık ve Balıkesir-Şamlı’dakileri de anmadan geçmeyelim dilerseniz. Şamlı’daki yel değirmenleri, kulübe biçimindeki gövdesiyle geleneksel silindirik yapılı yel değirmenlerinden ayrılır. Tahta kanatları kırık, duvarları yıkık dökük hale gelmiş ve artık sadece yalnızlığı çağrıştıran bu taş kuleler insanoğlunun duyarsız ellerinde yok olacakları günü bekliyorlar. Şehre yukarıdan bakan tepelerde esen rüzgâra dönük yüzleri gülmüyor uzun süredir. Bir zamanlar neşeli ama bir o kadar da yorucu geçen günlerin ardından, kapanan kocaman ahşap kapılarını artık kimseler çalmıyor. Nice aşklara ve ayrılıklara tanık olan soluk duvarlarında, kanatlarından yüzyıllardır geçmekte olan rüzgârın fısıltısından başka hiçbir şey duyulmuyor şimdi…





YEL DEĞİRMENLERİNİN TARİHİ
Tarihteki ilk yel değirmenlerine, MÖ 2800 yıllarında Mısır ve Çin’de rastlıyoruz. Yazılı belgelerde rastlanan ilk yel değirmeni, MS 644 yılında İran-Afganistan sınırında yer alan Seistan’da inşa edilmiş. Modern yel değirmeni olarak nitelendirebileceğimiz ilk rüzgâr türbini, 1890 yılında Danimarka’da üretilerek rüzgâr gücünün elektrik enerjisine çevrilmesinde kullanılmış. 20. yüzyılla birlikte buhar gücünün ortaya çıkması ve kentlerin elektriğe kavuşması, klasik yel değirmenlerine zamanın tozlu raflarındaki yerlerini de hazırlamış.



31 Aralık 2009 Perşembe

Araştırmacılar beyinde veri depolamayı başardı..


Araştırmacılar beyinde veri depolamayı başardı.
Araştırmacılar beyinde veri depolamayı başardı
alıntı.. http://www.btnet.com.tr/wps/portal/bilim/tip/detay?wcm.haberId=btnethaber_1262073107736

İnce dilimlenmiş fare beyninde oluşturulan etki yaklaşık 10 saniye gözlemlenebiliyor. 

Dış Haberler Servisi 
30 Aralık 2009 08:33 



İnsan beyni matematiksel hesaplamada basit bir hesap makinesiyle bile aşık atamasa da, görüntü işleme konusunda  süperbilgisayarlara kök söktüren bir beceriye sahip. İşte bu becerinin nereden geldiği konusunda araştırmalar yapan bilim insanları, kısa süreli belleğin oluşumu hakkında ipuçları ararken nöronlara bir şekilde veri depolayabileceklerini ve bu şekilde kısa süreli bellek etkisi oluşturabileceklerini keşfettiler.
Bu durum ise incecik tabakalar halinde dilimlenerek kültüre yatırılmış fare beyni üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmış. Uygun şartlarda hazırlanan bu kültür, ince beyin dokusundaki nöronların hatırı sayılır bir süre canlı kalmasını sağlayabiliyor.
Normalde beynin görüntü işleme ve bellekle ilgili kısmının hipokampus adı verilen bir bölge olduğu tahmin ediliyor. İşte araştırmacılar bu bölgeden elde edilen ince kültüre bir miktar elektrik akımı uyguladıklarında, bu akımın beyin hücrelerinde yaklaşık 10 saniye süren bir etkinliğe neden olduğunu gözlemişler. Daha önce de benzer gözlemler olmakla birlikte, bu tarz bir etkileşimin kontrollü bir deney ortamında ilk kez ortaya koyulabildiğine dikkat çekiliyor. Bu gelişme, beynin bellek işlevlerinin ortaya çıkarılmasında önemli bir adım olarak kabul ediliyor.